Başak Nur GÖKÇAM
Plastik kullanımındaki artış ve mikroplastik artışına dikkat çekmek amacıyla hazırlanan ‘Sen de Fark Et’ belgeseli, geçtiğimiz aralık ayında, Dubai’de gerçekleşen iklim değişikliği zirvesi COP28’deki lansmanının ardından, bu kez Türkiye’deki izleyicilerle buluştu. 3 bölümden oluşan ve toplamda 90 dakika olan belgeselin yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen Oyuncu ve Çevre Gönüllüsü Engin Altan Düzyatan, çekimlerin sürdüğü 4 yıl boyunca Endonezya, Malezya, Filipinler, Japonya, İngiltere ve Türkiye’de, uzmanlar eşliğinde plastik kullanımına ve plastik kirliliğini gözlemledi.
Socar, Denizbank ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) destekleriyle hazırlanan belgesel ile toplumda farkındalık yaratılması amaçlanıyor. Dünyadaki en büyük sorunun Uzak Asya olduğuna dikkat çeken Engin Altan Düzyatan, bölgede plastik kullanımıyla mücadele edildiğinin altını çizdi. Mutfak alışkanlıklarının olmayışı nedeniyle bölgede tek kullanımlık plastik tercih edildiğini belirten Düzyatan, bu durumun da su kaynaklarında plastik kirliliğine neden olduğunu söyledi.
“Eyleme geçenlerle dönüşümü gerçekleştireceğiz”
Konuya ilişkin açıklamada bulunan SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin de, “Tercihlerimizi belirlerken sürdürülebilirliği göz önünde bulundurarak gerçekleştirmemiz gerekiyor. Sürdürülebilirliğin önemini kavrayan, bütün canlıları ve gezegenimizi olumsuz etkileyen normlara ve davranış biçimlerine eleştirisel yaklaşabilen ve söylemden ziyade, eyleme geçen farkındalığı yüksek bireylerle bizler bu dönüşümü yapıyor olacağız. Bu belgeselin, tam da bu farkındalığı artırmasına katkıda bulunacağına inanıyor, iş birliklerinin yaygınlaşmasını ümit ediyorum” dedi.
“Çevre farkındalığında sınıfta kaldık”
Belgesele ilişkin değerlendirmede bulunan Socar Türkiye CEO’su Elchin Ibadov ise “İnsanlık, sanayi devrimiyle birlikte birçok alanda yol kat etse de çevre farkındalığı konusunda sınıfta kaldı. Biz Socar Türkiye olarak bu konudaki bilinci oluşturmak ve kendi iş döngümüzün sürdürülebilirliğini de temin edebilmek amacıyla buradayız. Sürdürülebilirliğe giden yolda sürdürülebilir adımlar atabilmek önemli. Bu noktada da gerçekçi olup mevcut talebi görmezden gelemeyiz. Plastik tüketimiyle ve bunu geri dönüştürmeyle ilgili önemli bir potansiyele sahibiz. Bu potansiyeli anlatmak için bu tür projelerde yer almaya devam edeceğiz” dedi.
“Günde 20 bin tondan fazla plastiği sulara boca ediyoruz”
Dünyayı, söz konusu kirden arındırmak amacıyla sıfır atığa giden yolda 2030’a kadar 6.8 trilyon dolarlık finansmana ihtiyaç olduğunu belirten Denizbank CEO’su Hakan Ateş, “Yatırım bankaları artık kredi verirken sürdürülebilirlik ve çevresel konularda ne yaptığınızı ve yapacağınızı soruyor. Yani dünya artık buna evriliyor. Bizim Denizbank olarak çevre faktörleriyle ilgili aldığımız toplam kredi 3.6 milyar dolar oldu. Ve biz kurum yapımız itibarıyla da verdiğimiz kredilerin de çevreyi kirletmiyor oluşuna önem veriyoruz, bu alanda çalışan gençleri destekliyoruz. Bu durum artık ülke meselesi olmaktan çıktı, dünya meselesi halini aldı. O yüzden bildiklerimizi aktarmaya önem vermeliyiz” dedi.
Türkiye sularındaki 2 balıktan 1’i mikroplastikli
Mikroplastiğin Everest’in zirvesinden, Mariana çukuruna kadar ulaştığının altını çizen SKD Yönerim Kurulu Başkanı Ebru Dildar Edin, “Dünya Bankası’nın çalışmasına göre her yıl üretilen 350 milyon ton plastiğin yüzde 70’i düzenli olarak depolama sahalarına gönderiliyor. Sadece yüzde 10’u geri dönüştürülürken, geri kalan yüzde 20 ise çevreye karışıyor. 70 milyon tona denk gelen bu rakam, Türkiye’deki tüm otomobillerin toplam ağırlığının yaklaşık 3 katına eş değer. OECD’e göre ise her yıl denize karışan plastik ağırlığı ise 1.7 milyon ton. Türkiye’de ise her 2 balıktan 1’inde mikroplastiğe rastlanıyor. Rakamlar yüksek, etkileri büyük. O yüzden bu konularda daha çok çalışılmalı” diye konuştu.
“Kendi dünyamızı değiştirerek başlamalıyız”
Söz konusu plastik kirliliğine karşı mücadele edebilmek için tek kullanımlık plastik kullanımında karar verici olunması gerektiğine vurgu yapan Oyuncu ve Çevre Gönüllüsü Engin Altan Düzyatan, “Eve sipariş verirken çatal-bıçak istemeyerek, geri dönüştürülmüş plastik kullanarak, yanımızda termosmatara taşıyarak, pipet kullanmayarak, yani aslında ufak gibi görünen birçok eylemi gerçekleştirerek plastik kullanımını önemli ölçüde azaltabiliriz. Bu belgeselin de amacı bu konuda toplumda farkındalık yaratmak. Çünkü dünyayı değiştirmek, dünyanı değiştirmekle başlar” ifadelerinde bulundu.
“6.8 trilyon dolar bütçeye ihtiyaç var”
Dünyayı, söz konusu kirden arındırmak amacıyla sıfır atığa giden yolda 2030’a kadar 6.8 trilyon dolarlık finansmana ihtiyaç olduğunu belirten Denizbank CEO’su Hakan Ateş, “Yatırım bankaları artık kredi verirken sürdürülebilirlik ve çevresel konularda ne yaptığınızı ve yapacağınızı soruyor. Yani dünya artık buna evriliyor. Bizim Denizbank olarak çevre faktörleriyle ilgili aldığımız toplam kredi 3.6 milyar dolar oldu. Ve biz kurum yapımız itibarıyla da verdiğimiz kredilerin de çevreyi kirletmiyor oluşuna önem veriyoruz, bu alanda çalışan gençleri destekliyoruz. Bu durum artık ülke meselesi olmaktan çıktı, dünya meselesi halini aldı. O yüzden bildiklerimizi aktarmaya önem vermeliyiz” dedi.